Merhaba arkadaşlar. Eğer dalış sporu ile ilgileniyorsanız bu yazımı kesinlikle okumalısınız. Çünkü başıma gelenlerin, kimsenin başına gelmesini istemem. Tabi ki bu sporda en öncelik, bilgi ve eğitimdir. Tabi tüm kriterleri ne kadar yerine getirmeye çalışıyor olsakta beklenmedik bazı problemleri vücudumuz dolayısıyla yaşayabilmekteyiz.
Barotravma Nedir?
Barotravma, kulak içinde basınç farklılıkları nedeniyle oluşan bir rahatsızlıktır. Kulağınızdaki hava basıncı, su seviyesi basıncı ile aynıdır. Östaki borusu ise orta kulak, burun ve boğazınızın üst bölge bağlantısıdır.
Kulak eşitleme, yutkunma veya esneme işlemi yaptığınızda östaki borusu açılır ve havanın orta kulak içine ve dışına akmasını sağlayarak basınç eşitleme yapılır. Östaki borusu kapalıysa, orta kulaktaki hava basınç ile kulak zarının dışındaki basınç farklı olacağından, kulak tıkanıklığı ortaya çıkar.
Dolayısıyla barotravma, östaki borusu tıkanıksa, dalışta, uçakta veya herhangi bir irtifa değişikliğinde ortaya çıkabilir. Bende o an pek farkında olmadığım bir soğuk algınlığı nedeniyle, östakim borum kapalıymış ve bir baş dönmesi ile barotravmayı yaşamış bulundum. Bu durum, burun kanaması ile de ortaya çıkabiliyormuş.
Barotravmayı kesinlikle hafife almamak gerekiyor. Çünkü bu durum ani işitme kaybının sebebi oluyor ve kulağınızdan tamamen olmanıza sebep olabiliyor.
Ani İşitme Kaybı Nasıl Oluştu?
Bir cumartesi öğleni, arkadaşım ile kararlaştırarak ve dalışa gittik. Yaklaşık bir buçuk aydır da dalışa gitmiyordum. Sebebi ise arabanın vincini tamir etmeye çalışırken, dişlisinin arasına parmağımı sıkıştırıp, parmağımın ucunu kopartmam oldu. Biliyorum ne düşündüğünüzü ama aksilikler hep üst üstte gelir ya... :) Neyse bu konuyu şimdilik atlıyorum.
Bir buçuk ay sonra iyileşen parmağım sonrası, serbest dalışa ucundan tekrar başlamam gerektiğinden, çok derin yapmadan, alıştıra alıştıra gir çık yapmıştım. 2 - 3 metre, sonra 3 - 4 metre derken, 5 metreye kadar geldim. Tabi kulak eşitleme de veya agaşonda hiç bir problem olmadan. Ancak 5 metre dalışında yukarı çıkarken bir anda baş dönmesi oluştu. Daha hızlı yukarı çıktım ve biraz sakinleşmeye çalıştım. Aşağı bakarsam başım dönüyor, ileri bakarsam dönmüyordu. O anda sağ kulağımda hafif ağrı ve uğuldama hissettim. Tabi duymuyordu ve içinde su olduğundandır diye düşündüm. Arkadaşıma ben çıkıyorum diyerek, kıyıya kadar yüzerek çıktım. Kıyıda tek ayak üstünde kulağımı eğerek zıpladım ki su çıksın, duymaya başlayayım diye; ama nafile. Bir yandan da çınlıyordu kulağım. Farklı bir durum olduğunu anlamıştım. Ama ağrı, sızı yoktu. Hemen çıktık eve döndüm. Üstümü başımı değiştirdikten sonra Marmaris'teki tüm özel hastaneleri aradım ancak Cumartesi günü saat 17:00 olduğundan hiç bir hastanede Kulak Burun Boğaz doktoru bulamadım. Bu arada eşimde bende aciliyetinden bir KBB doktoru araştırmaktayız. Ben o arada Marmaris Devlet Hastanesi aciline gittim. Ne kadar dalış sonrası kulağımın duymadığını söylesemde, sağolsunlar iğneyi bastıkları gibi gönderdiler. O arada eşim yeni açılan bir KBB kliniğinin olduğunu ancak doktorunun çıktığını öğrendiğini söyledi. Bir de ben deneyeyim diye telefon numarasını istedim. Doktor Bey'in sekreterine durumun aciliyetini izah ettikten sonra KBB uzmanı Op.Dr. Ersoy Tufan ile görüşmemi sağladı. Kendisi ile hemen muayenehanede bir araya geldik. Saolsun beni kırmadı ve akşam saatinde hemen ilgilendi.
İlk kontroller yapıldı.
Ersoy Hoca, öncelikle orta kulak kontrolünü yaptı. Orta kulakta kan ile sıvı olduğunu belirtti. Daha sonrasında elindeki bir aletle kulak arkasındaki sinirlere dokundu ve duyup duymadığımı sordu. Kulağımdan duyamasamda sinirlerden duyabiliyordum. Teşhisi koymuştu. Orta kulaktaki kanın temizlenmesi için gerekli ilaçları yazdı ve 1 hafta içinde iyileşeceğini belirtti.
Kulak burun boğaz doktoru bularak teşhis yaptırmanın da mutluluğu ile evime gittim. Ertesi gün sabah uyandığımda, kulağımın büyük ölçüde duyduğunu farkettim. Tabi sevindirici haberdi. Normal yaşantıma devam ettim. Pazar kahvaltısı ve pazar gezmeleri...
Pazartesi sabah uyanınca kötü ve korkulu günlerin başlangıcı içinde olduğumu tam anlayamadım. Kulağım duymuyordu. Sadece düz bir tiz sesi uğultu olarak sürekli beynimde çınlıyordu. Tabi hafta başının da yoğunluğu ile, demek böyle gel git yapacak, işlerime yoğunlaşayım dedim. Salı günü bu durum, bir ilerki safhaya geldi. Artık dışarıdan gelen sesler kulağa daha yüksek desibelde çınlama olarak geliyor, üst üste binen sesler ise sanki beynin %90'ını işgal edermişcesine algılamayı dahi azaltmaya başlamıştı. Çarşamba günü tekrar doktora gitmeye karar verdim. Tabi siz siz olun benim gibi geçer heralde diyerek 2 gün beklemeyin. Dr. Ersoy Bey, gelmeden önce kulaktan işitme ve basınç testi (odyometri) yaptırmamı istedi.
İşitme Testi (Odyometri)
Açıkçası, bu kadar şeyi neden anlatıyorum? Her aşamadan bir ders çıkarılabileceğini düşündüğüm için yazıyorum. Başınıza gelsin gelmesin, tecrübeyi parayla satın almak bir yana, mecburi sağlık ile sınanarak yaşamak çok daha acı olabiliyor.
İşitme testine daha önceden çokça kez girmiş biri olarak, kulaklarımın kusursuz derecede iyi olduğunu biliyordum eski test sonuçlarından.
Odaya geçtik. Kulaklık ve bilimum alet edevat kafama bağlandı. Elime sesi duyunca basmam gereken düğme verildi. İlk duyan, sol kulağımdan ölçüme başlandı. Ölçüm devam ederken bir ara ses durdu. Gözüm sağlık personeline ilişti. Bana kaş göz işareti yaptığını ferkettim. Meğer sesi gönderdiğini, duyup duymadığımı sormaya çalışıyormuş pencerenin diğer tarafından. Duymadığımı belirttim. Test sonuçlandı ve çıktım. Ölçümü yapan arkadaş; "ne oldu senin kulağına? hiç duymuyor" diye söyledi. Tabi bende duymadığımdan ölçüme geldiğimi, sonucu doktora götüreceğimi belirtince, şansımın zor olduğunu ve kulağımı kurtarma ihtimalinin çok düşük olduğunu söyledi. Duyduklarıma karşı gerçekten şok olmuştum. Tabi inanmak istemiyordum.
İlk sonucun doktora gösterilmesi
İşitme ve basınç test sonucunu alarak hızlıca Op. Dr. Ersoy Tufan Bey'e koştum. Ersoy Bey testleri inceledi. Daha önceki sinirleri dinlediği gibi tekrar kontrol etmek istedi ancak testlerde gözüktüğü gibi sağ kulağımdaki işitme tamamen yok olmuştu ve sinirlerden de duyamıyordum.
Ani işitme kaybı teşhisi koyarak, ilk müdahale olarak kulak içinden dekort streoid iğne yaptı. Reçeteyi de düzenledi. Reçetede rabelis, prednol, apikobal ve vasoserc isimli ilaçlar bulunmaktaydı. Tabi böyle bir riski ilaçlar ile göze alamayacağından aynı zamanda hiperbarik oksijen tedavisi önerdi. Hiperbarik oksijen tedavisi Marmaris'te bulunmamaktaydı. En yakın Muğla Üniversitesi, Bodrum, İzmir ve Denizli'de bulunmaktaydı. Çarşamba günü bu durum netleştikten sonra hemen hiperbarik oksijen tedavisi hizmeti veren kurum-hastaneler ile görüştüm. Ancak yakınlardaki tüm hiperbarik oksijen tedavisi veren yerlerin corona covid-19 salgını nedeniyle kapatıldığını öğrendim. Ertesi gün sabah erkenden bu tedaviye başlamam gerektiğini düşünerek daha fazla endişeleniyordum. Dr. Ersoy Bey tavsiyesi ile Denizli'de bulunan özel bir hastanede Hiperbarik Oksijen Tedavisi almaya karar verdim ve sabah erkenden yola koyuldum.
Hiperbarik Oksijen Tedavisi (HBOT)
Hiberbarik oksijen tedavisi denilen, eğer diving yapıyorsanız dediğimi çok kolay anlayacaksınız; Örneğin 10 metre derinliğe daldınız ve 1 atmosfer basıncından 2 atmosfer basıncına ulaştınız. Ciğeriniz ve damarlarınız ona göre daraldı. 20 metre derinliğe indiniz ve atmosfer basıncı (ATM) 3'e çıktı. İşte bu derinlikte size saf oksijen solutarak sizin iyileşme sürecinizi hızlandıran bir yöntem. Scuba diving yapanların bu derinliklerde oksijen soluması da aynı şey değil mi diye düşünmedi değilim açıkçası... Bu tedavi yönteminde sizi bir tüpün içine koyuyorlar. 8+2 koltuklu, gayet konforsuz ama konforlu gibi gözüken koltuklara oturtuyorlar. Size verdikleri maskede bulunan 2 hortumu, tepenizdeki 2 deliğe sokuyorsunuz. Birisi size soluduğunuz saf oksijeni, diğeri ise ciğerlerinizden dönen karbondioksitli havayı geri çekmek için kullanılıyor. Tüpün içi bir denizaltıyı andırıyor. Yuvarlak camları ve kapılarının çevrilerek kapatılan kilitleri gibi... Kapılar kapatılıyor. İçerideki basınç değerleri yavaş yavaş yükseltiliyor. O süreçte kulaklarınız zaten yavaş yavaş çıtırdamaya başlıyor. Bildiğimiz valsalva yöntemi ile kulak eşitleme yaparak, dengeleme yapıyoruz. Valsalva yöntemini bilmeyenler ya da kulak eşitlemeyi nasıl yapacağını bilmeyenler için yazının devamında ufak bir dipnot düşeceğim ancak oradaki arkadaşlar zaten size nasıl yapacağınız konusunda ön bilgi veriyorlar.
Benim gittiğim özel hastanede hiberbarik oksijen tedavisinin seansı 2 saat sürmekteydi. Bana günde 2 seans almamı önerdiklerinden sabah 8:30 - 10:30 arası ve 13:00 - 15:00 arası toplamda 4 saat süren bir tedavi almaya başladım. Bulunduğum hastanede sigortalı hastalar için seans ücreti 90 TL'idi. Tabi ilk girişte önce bir KBB uzmanı görmeli dediler. KBB ödemesini yaptım ve doktora göründüm. "Hmm. Evet duymuyor... İlk tedaviye doktorunuzla doğru başlamışsınız, şimdi hiperbarik ile de destekleyeceğiz" cevabını aldım. Daha sonra Hiberbarik Oksijen Tedavisine yönlendiren bölüm olan Su Altı Hekimliği Doktorunun görmesi gerektiğini söylediler. Ona da tamam dedim. O bölümün de ödemesini yaptım ve Su Altı Hekimi'nin yanına gittim. Kulak değerlerini inceledikten sonra almam gereken seans sayısı konusunda bana bilgi verdi. 10 seans almam gerektiğini ve tekrar ölçüm yapılacağını, duruma göre bir 10 seans daha alıp almamam gerektiği belirleyeceğini söyledi Su Altı Hekimi. Ayrıca bir hafta içinde geldiğim için kulağı kurtarma ihtimalimizin olduğunu, 1 ay içerisinde gelmiş olsam ihtimalin çok düşük olduğunu, 1 aydan sonra kurtarılamadığının da bilgisini verdi. Günde 2 seans alabileceğimi öğrenince en az 5 gün Denizli'de olacağımı hesaplayarak, kalacak yer ve yeme-içme gibi temel ihtiyaçlarımı da hesap etmeye başladım.
Hiperbarik Oksijen Tedavisi İlk Seansı
Kapalı bir tüpün içerisindeki basıncı arttırarak size oksijen soluttuklarından, tüpün içinde pek yapacak birşeyiniz açıkçası bulunmuyor. İçeride sadece televizyon var. İlk seansımda TRT Müzik açıktı ve sadece tek kulağımdan duymaktaydım. İçeri de 65 yaş üstü amca ve teyzeler bulunmaktaydı. Korona virüs sebebiyle 8 kişilik koltuklara aralıklı olarak bizi oturtuyorlardı. Yani 4 veya 5 kişi oluyorduk. 5. kişi sedye ile getirilen bir hasta olabiliyordu. Ayrıca tüp basınç yüklendiğinde kapısı kapatıldığından, içerideki bulunan havada virüs olmasına karşın, bulaşma tehlikesinden dolayı bir kağıt imzalatmışlardı. Tedavi sırasında düşünmeye ve plan yapmaya çok vaktiniz oluyor. Benim ilk planım, seans sırasında zamanımı iyi değerlendirmek için kitap okumak oldu. Bir sonraki seansa kitabımla geldim.
Anlatmadığım bir bölüm farklı bir arkadaşımızın tam ihtiyacı olan konu olabileceğinden, mümkün olduğunca yararlı olabileceğini düşündüğüm tüm bilgileri sizlere vermeye çalışıyorum.
Seans biter bitmez hastaneden ayrıldım. Öncelikle kalacak yerimi ayarlamam gerekmekteydi. Bir kaç otele baktım ancak fiyatlar çok fahiş idi. Ayrıca prednol kortizon tedavisinden dolayı tuz ve şeker yasaktı ve dışarıdan yemek yiyebileceğim hiç bir restoran bulunmamaktaydı. Dolayısıyla apartlara yöneldim. Bütçeme uygun ve temiz bir apart daire kiraladım. Fırından tuzsuz ekmek, markettense sebze ve meyve, kasaptan ise bir kaç parça et alarak diyet soframa başlangıç yaptım.
Hiperbarik Oksijen Tedavisi İkinci Seansı ve Sonrası
Seans öncesi özel hastanedeki kulak burun boğaz doktoru, steroid kortizon iğneyi kulak içinden ikincisini yaptı. Gün aşırı yapılması gerekmekteydi ve benim doktorum 3 adet vermişti.
İkinci hiperbarik oksijen tedavisini seansına girdim. Bu sefer hazırlıklıydım. Yazarı Paul McKenna olan "7 Günde Hayatınızı Değiştirin" adlı kitabımı okumaya başladım. Kitabımı başlarken "inşallah kitap bittiğinde, kulağım da duyacak" dedim.
Neredeyse 6. seansıma kadar kulağımda hiç bir tepki yoktu. Bu 3. veya 4. gün diyebilirim. Sadece kulaktaki çınlama ve uğultu... Sadece sol kulaktan duymanın verdiği üzüntü, hep böyle yaşayacakmışım gibi... 6. seansım itibari ile tüpün içinde farklı birşey farkettim. 0.0'dan başlayarak 1.3 Atmosfer Basıncı (ATM)'na kadar yükseltilen tüpte, 1 ATM'den sonra kulaktaki çınlama, televizyonda açık olan TRT Müzik'te çalan müziklere tepki vermeye başlamıştı.
Müzik çalarken çınlamanın tonları değişmekteydi. Bu iyiye işaretti. Bir sonraki seansta bu ton biraz daha açıldı. Artık müziği sadece cızırtı olarak, "cıs cıss cısss cıss" gibi tonda duymaktaydım. Tabi bu duyma işlemi 1 ATM'den sonra idi. 1 ATM altına indiğinde yani tüpten çıkmaya yakın duymamaktaydı. 9. seansım itibari ile kulağım müzikleri sadece tiz sesi olarak duymaya başladı. Bu sefer tüpten çıktığımda, bir önceki gün basınç anında nasıl isem dışarıda öyle olduğumu farkettim. Yani şu anlama geliyordu. Bugün tüpün içinde sadece tiz duyuyorsam, yarın daha iyi duyacak ve yarınki tedaviden sonra dışarıda da tiz duymaya başlayabilecektim.
Nitekim öyle oldu. 10. seansta duyduğum tiz sesine ekstra olarak mid sesi eklendi. Artık konuşmaları da cızırtılı şekilde duymaktaydım TRT Müzik'te çalan müziğin. Ancak duymaya başlayan kulağım, aynı sesi echo lu olarak az bir senkron kayması ile üst üste 2 kere duymaya başlamıştı ve aşırı yankı yapıyordu. Bu da şu anlama geliyordu, kulak duyuyor ancak ikinci yankılı ses üstüne bindiğinden, ne olduğu tam olarak anlaşılamıyordu.
11. seansa geldiğimde artık kulağım çok kısıkta seste de olsa duyabiliyordu tüpün içerisinde. 12. seansta bu ses daha da yükseldi ve artık dışarıda da duyabiliyordum. Uğultu ve 2. üste binen yankılı ses olmasına rağmen kulağımın duyuyor olması gerçekten sevindirici bir haberdi. İlk günleri düşünerek hiç duyamacağımı düşündüğüm günler gözümün önünde geçse de, mutluluğum daha ağır bastığından artık sadece hastaneden kurtulacağım günü düşünmekteydim. Ayrıca kitabımı bitirmiştim.
Hiperbarik oksijen tedavisinin 12. seasının sonraki günü sabah test yapmak istediler. Heyecanlıydım, çünkü duyabiliyordum. Eskisi kadar olmasa da 2 kulaktan duyabilmek gerçekten çok önemliymiş. Test sonuçları çıktı. Eskisine göre %75 duyabiliyordum. %25 kaybım ve çınlamam var. KBB uzmanı doktorumuz sonucu gördükten sonra yeterli düzeyde iyileştiğimi ve evime gidebileceğimi söylemişti. En güzel haberi almıştım. Ancak Su Altı Hekimi'nin de görmesini ve ek seans önerebileceğini söyledi. Hemen ardından Su Altı Hekimi'nin yanına gittim. Bu kadar sürede %75 iyileşmenin çok hızlı bir süreç olduğunu, istersem tedaviyi sonlandırabileceğimi ancak 3 ayrı güne 3 seans daha alırsam çınlamanın da azabileceğini bana söyledi.
Açıkçası bu kadar korku, endişe ve heyecanı bir arada yaşamak ve şehir dışında ailemde uzak 1 hafta geçirmek beni fazlasıyla yorduğundan o günkü seans sonrası evime dönme kararı aldım.
Şu an bu yazıyı yazarken ilaçlarımı kullanmaya devam etmekteyim. Çınlamanın devam etmesi sebebiyle ne kadar devam edeceğim açıkçası pek emin değilim ancak ilaçlarım bittiği zaman tekrar Kulak Burun Boğaz doktoruma görünüp durumu izah etmeyi planlamaktayım.
5 duyu organımıza sahip çıkalım
Umarım ani işitme kaybı ile ilgili faydalı bilgiler verebilmişimdir. İyileşmemi büyük ölçüde doğru ve zamanında teşhisleri nedeniyle Op. Dr. Ersoy Tufan'a borçluyum ve kendisine teşekkürlerimi sunuyorum.
Eğer başınıza gelmediyse, bu bilgiler size birşeyler katar ve kendinizi koruyabilirseniz ne mutlu bana.
Ama başınıza geldi ve bu yazıyı okuyorsanız, umarım ilk günlerinizdesinizdir. Çünkü şansınız yüksek. Sakın umudunuzu kaybetmeyin. Zaman kaybetmeden tedaviye başlayın.
Kalın sağlıcakla.